13-19 Kasım Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası
“Antibiyotikleri hekiminizin uygun gördüğü doz ve sürede
kullanın”
Bugün gittikçe artan
antibiyotik direnci dünyada ve ülkemizde insanlığı tehdit eden, ciddi bir sorun
haline gelmiştir. Dirençli bakterilerin yol açtığı enfeksiyonlar, hastalık ve
ölüm oranlarının artmasına ve hastanedeki yatış sürelerinin uzamasına neden
olmaktadır. Bu sorunu bu kadar ciddi kılan bir durum da; mikroorganizmaların
çok hızlı direnç geliştirmesine karşın dirençli enfeksiyonların tedavisinde
kullanılabilecek yeni antibiyotiklerin artık geliştirilememesidir. Günümüzde
artık mevcut antibiyotiklerin tümüne dirençli bakterilerle gelişen, hiç tedavi
şansı olmayan enfeksiyonlar gözlenebilmektedir. Antibiyotiklerin hem insan sağlığı
hem de tarım ve hayvancılık sektörlerinde gereksiz yere ve uygunsuz
kullanılması, turizm, göçler, uluslararası yolculuklar, hijyen eksikliği gibi
birçok konu bu sorunun artık küresel bir sorun haline gelmesine neden
olmaktadır. Ayrıca sadece insanlar ve hayvanlardaki antibiyotik kullanımı
değil, bunların ekolojik döngü içerisindeki dönüşümleri de antimikrobiyal
direnç üzerinde etkilidir. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) antimikrobiyal
direnç sorununun ele alınmasında dünya çapında farkındalık ve tek sağlık
yaklaşımı içerisinde çok sektörlü işbirliği çağrısında bulunmuştur ve
hazırlanan “Küresel Antimikrobiyal Direnç Eylem Planı” 18-26 Mayıs 2015
tarihlerinde Cenevre’de yapılan 68. Dünya Sağlık Asamblesi’nde onaylanmıştır.
Buna göre, tüm ülkeler direnç sorununa yönelik küresel yaklaşımları baz alarak
kendi verileri doğrultusunda antibiyotik kullanım politikaları ve AMD kontrol
mekanizmaları oluşturmalıdır. Toplumda, tüm sağlık çalışanlarında, yöneticiler
ve politika yapıcılar arasında antibiyotik direnci farkındalığının artırılması
ve tüm dünyada eş zamanlı olarak bu çalışmaların ön plana çıkarılması amacıyla,
DSÖ 2015 yılından itibaren 18 Kasım
gününü içine alan haftayı “Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası” olarak ilan
etmiştir. Bu amaçla, insan sağlık sektörü yanında gıda, tarım ve
hayvancılık, eğitim, ordu, basın, sivil toplum kuruluşları ile ortak
çalışılması önerilmektedir.
Özellikle hekimlerin
doğru tanı sonrası uygun antibiyotiği uygun süre ve dozda, en uygun yoldan,
kültür ve antibiyogram test sonuçlarına göre reçetelemesi ve halkın ise
hekimlere antibiyotik reçetelenmesi konusunda baskı yapmaması konularına
öncelik verilmelidir.
El hijyeni gibi
standart önlemleri içeren gerekli bütün enfeksiyon kontrol önlemlerinin
uygulanmasının sağlanması, aşı ile önlenebilen hastalıklarda etkili bağışıklama
programlarının yürütülmesi de önem arz etmektedir.
Nezle ya da grip gibi
virüslere bağlı enfeksiyonlarda antibiyotiklerin tedavide yerinin olmadığı ve
gereksiz antibiyotik kullanımıyla istenmeyen yan etkilerin görülebileceği
unutulmamalıdır.
Önemli mesajlar:
Gereksiz yere ve
uygunsuz antibiyotik kullanımı antibiyotik direncine neden olur. Bu durumda
antibiyotikler gerçekten gerek olduğunda işe yaramayabilir. Bu nedenle,
antibiyotikler sadece hekimin reçete ettiği durumlarda, eczacının
danışmanlığında uygun miktar ve sürede kullanılmalıdır.
Hekim reçete
etmedikçe kendi kendine ya da eş dost önerisiyle antibiyotik kullanılmamalıdır.
Antibiyotikler ağrı
kesici, ateş düşürücü değildir ve her hastalığı tedavi edemez.
Antibiyotikler, soğuk
algınlığı ve grip gibi viral etkenlerin neden olduğu enfeksiyonlarda etkili
değildir, sadece bakterilerin neden olduğu enfeksiyonları tedavi edebilir.
Eczacılarımız,
reçetesiz antibiyotik talep eden hastalara, antibiyotiklerin mutlaka reçete ile
kullanılması gerektiği konusunda bilgi vermeli ve hekime yönlendirmelidir.